Skip to main content

İlk katıldığım yüksek lisans mülakatı, heyecan, aşırı yüksek nabız, terleme, yanakların kızarması ve uykusuzlukla geçti. Neden bu alanı tercih ettiğimi, tezde hangi konuyu araştırmak istediğimi ve başvurduğum yüksek lisans alanına dair bilgimi sorgulayan bir iki sorunun dışında; “Hangi okuldan mezunsun?”, “(Mezun olduğunuz üniversiteden tanıdıkları bir hoca varsa) X hocayı tanıyor musun, ondan ders aldın mı?” gibi, ortamı ısıtmak adına sorulan sorularla devam etti. Bu sorular, beklendik ya da daha önce araştırdığınızda duymuş olabileceğiniz sorular olabilir. Peki o zaman neden ben bu kısımda yer alıyorum? İlk cümlemde bahsettiğim yoğun heyecan duygusuna bir pencere açmak istiyorum.

İnanılmaz derecede heyecanlıydım. Mülakat için gece yola çıkmıştım; yolculuk boyunca uyuyamamıştım. Otobüs, beklenenden erken vardığı için mülakata kadar uzun bir süre bir bankta beklemek zorunda kalmıştım. Tüm bunlar, heyecanımın daha da artmasına neden olmuştu.

O an geldi ve mülakata girdim. İyi mi, kötü mü, yoksa nötr mü geçtiğini hatırlamadan dışarı çıktım. Aklımdan geçen ilk düşünce şuydu: Bu sürecin benim için kolaylaşması adına, sorulara yönelik temel bir hazırlığın yanı sıra — planlanmış ve ezberlenmiş yanıtlardan ziyade — tecrübe kazanmak için mülakatla işe alım yapan yerlere veya başka yüksek lisans programlarına da başvurabilirmişim.

Sonucun başarıyla bitip bitmemesinden bağımsız olarak, o anı yaşamanın ve insanların bakışlarını deneyimlemenin çok öğretici olacağını hissetmiştim. Sorulan sorulara cevap verebilmek ve daha akıcı olmak için bireysel egzersizlerin yanında, canlı, planlanmamış ve gerçek bir deneyim edinmenin oldukça faydalı olacağını düşünüyorum.

Bunu kendi deneyimimle şu şekilde destekleyebilirim: İkinci yüksek lisans mülakatımda, bahsettiğim deneyimlerin tam tersini yaşadım. Sakindim. Sorulan soruları net bir şekilde duyabiliyordum. Cevaplarımın karşı tarafa nasıl gittiğine dair zihnimde bir değerlendirme yapmıyordum. Akıcıydı.

Eğer önünüzde bir mülakat varsa, lütfen şunu göz önünde bulundurun: Beynimizde kurguladığımız senaryolara çoğu zaman uygun sonuçlar alırız. Bir simülasyon oluşturup bu simülasyonu ve olası sonuçlarını sürekli benzer biçimlerde düşünmek, ulaşacağınız sonuçla doğrudan ilişkili olabilir. Düşüncelerimizi gerçek hayatta test etmek ve test ettiğimiz anları değerlendirmek oldukça fayda sağlayabilir.

Umarım bunu söylemek benim için ne kadar kolaysa, uygulaması da sizin için o kadar kolay olur.
İyi şanslar.

-ömer

Benim sizlere anlatabileceğim tek bir mülakat deneyimim var; çünkü esasında istediğim yalnızca tek bir okul vardı ve sadece oraya başvurmuştum. Önceki yıl mülakata giren birkaç kişiyi bulup neler sorulduğunu öğrenmiştim. Aşağı yukarı benzer şeyler anlatmışlardı ve ben de buna göre hazırlanmıştım. Daha sonra sınıf arkadaşlarımdan duyduğum mülakat deneyimleri de, önceden duyduklarıma oldukça benziyordu; akış ve sorular açısından süreç genel olarak tutarlı görünüyordu.

Ama benim mülakatım, anlatılanlardan oldukça farklı geçmişti. İşte tam da burada, bu görüşmelerin her zaman yapılandırılmış ilerlemediğini ve akış içinde beklenmedik yönlere gidebileceğini fark ettim. Bu nedenle sizi, spontane bir akışa ve sürpriz sorulara hazırlıklı olmanız konusunda uyarmak isterim. Sakinliğinizi korumak, bu noktada gerçekten çok önem kazanıyor.

Peki, neler duymuştum ve neler oldu?

Öncelikle, görüştüğüm kişilere hiç bilgi sorusu sorulmamıştı. Mülakatlar daha çok şu sorular etrafında ilerlemişti:
● “Neden Klinik Psikoloji yüksek lisansı yapmak istiyorsun?”
● “Neden bu okulda yapmak istiyorsun?”
● “İlgilendiğin, çalışmak istediğin özel bir alan var mı?”
● “Varsa, bu alanda hangi kitapları okudun?”
● “Bugüne kadar okul dışında neler yaptın; iş, staj gibi?”

Bu soruların bir kısmı bana da soruldu. Ancak örneğin, o güne kadar neler yaptığım ya da deneyimlerim hiç gündeme gelmedi. Onun yerine, geçmişte aldığım bir eğitimle ilgili oldukça spesifik bir bilgi sorusuyla karşılaştım. Şok olmuştum, çünkü hiç beklemiyordum. Hani bilgi sorusu yoktu?

Üstelik bu eğitimi almamın üzerinden zaman geçmişti ve soruya net bir yanıt veremedim. Daha sonra ilgilendiğim bir alan olup olmadığını sordular. Beklentim, “Peki, bu alanda neler okudun?” demeleriydi ve buna hazırlıklıydım. Ama yine, o alana dair spesifik bir bilgi sorusuyla karşılaştım.

Gözüne ışık tutulmuş tavşan deyimini birebir yaşıyordum. Panik içinde, yine yarım yamalak bir cevap verdim. O an zihnimden, “Ne kadar rezil oldum, asla kabul almayacağım” düşünceleri geçiyordu. “Daha ne kadar kötü olabilir?” diyordum… ve ne yazık ki daha kötüsü de oldu.

“Peki, bize lisansta aldığın seçmeli derslerden bahset,” dediler. O kadar paniklemiştim, o kadar kendi düşüncelerimde boğulmuştum ki aldığım dersleri hatırlayamadım. Bakın, tek bir dersi bile! Evrimsel Psikoloji, Adli Psikoloji, Bağımlılık Psikolojisi… Birini bile hatırlayamadım.

Ve ağzımdan o cümle çıktı:
“Ben adımı bile hatırlamıyorum şu an, üzgünüm…”

Tahmin edersiniz ki, kabul alabileceğimi hiç düşünmüyordum. Mülakatı düşünürken zihnimde kalan tek şey, bu anlattığım, pek de iyi geçmeyen kısımdı. Oysa mülakatın ilk bölümünde sordukları “Neden bu alan, neden bu okul?” sorularına çok gerçek, samimi ve içten cevaplar vermiştim. Motivasyonumu anlatma fırsatı bulmuştum ve anlattıklarımda gerçekten samimiydim. Belli ki bu, sevgili hocalarıma da (buradan selam olsun) yansımış olacak ki, mülakatım olumlu sonuçlandı ve kabul almayı başardım.

Bu mülakat hikâyesinden çıkarılabilecek birkaç önemli ders olduğunu düşünüyorum:

    1. “Kesin şöyle olacak” diye bir senaryo ezberler gibi mülakata girmemek; spontane gelişmelere açık olmak ve mümkünse bu konuda deneyim kazanmak.
    2. Gerçekten ilgilenmediğiniz, arkasında duramayacağınız eğitim ya da çalışma alanlarından, sırf bir şey söylemiş olmak için bahsetmemek.
    3. Bilmediğinizi, hatırlamadığınızı ya da çok heyecanlı olduğunuzu söylemekten çekinmemek. (Karşınızda klinik psikologlar olduğunu unutmayın; sizi daha iyi kim anlayabilir?)
    4. Bu alana ve bu işi yapmaya dair heyecanınızı ve motivasyonunuzu mümkün olduğunca yansıtmak.

İşte benim deneyimim ve çıkardığım dersler bunlardı. Eğer siz de mülakata hazırlanıyorsanız ve burada yanıtlanmayan sorularınız varsa, bize yazmaktan çekinmeyin. Şimdiden çıkacağınız bu yolculuk için başarılar dilerim.

-gizem