Skip to main content

Terapi sürecinin uzayıp gideceği veya bir kez başlayınca bir daha bitmeyeceği” yönündeki yaygın önyargıların ve bu konudaki endişelerin farkındayız. Bu tür düşüncelerin, terapinin etik ve amaç odaklı çalışma biçimiyle uyuşmadığını hemen belirtelim. Terapinin süresi, ne zaman sonlanacağı ve bu kararın nasıl verildiği gibi konularda hâlâ çok fazla kafa karışıklığı varken, biz de bu yazıyla bu sürece biraz şeffaflık getirmeyi hedefliyoruz.
Peki, terapinin bir sonu var mı? Varsa bu süreç nasıl işler? İdeal bir terapi ne kadar sürer?

Kahve Lekesi Metaforu
Terapi, hayatımızda sıkıntı yaşadığımız sorunları çözmek için başvurduğumuz bir yolculuktur. Ancak insanlar, hayatlarında hem olumlu hem de olumsuz şeyleri daima bir arada deneyimler. Hayatımızdaki tüm sıkıntılı duyguların, düşüncelerin ya da zorlayıcı durumların tamamen kaybolması ise pek mümkün değildir. Şimdi kısa bir an için zihnimizde canlandıralım. Kahvenizden bir yudum alıp bardağı masaya bıraktığınızı hayal edin. Bardak kenara denk geliyor, devriliyor ve yere dökülüyor. Üstelik yerde sizin için çok değerli olan bir halı var ve o leke artık çıkmayacak. (Bu leke, sizin hayatınızda sorun yaratan bireysel bir sıkıntıdır.) Demek istediğimiz şu: Hayatımızda bize bireysel olarak sıkıntı hissettirecek durumlardan tamamen uzak kalmamız mümkün değil. Herkes kendi hayatında zaman zaman zorlanabilir; herkesin halısında çıkmayan bazı lekeler vardır. Bu durumda yaşadığı duygularla tek başına baş edemediğini hisseden birinin terapiye başvurması oldukça doğal ve insani bir tepkidir. Ama burada şöyle bir soru akla gelebilir: “Madem bu tür sıkıntılar hep olacak, halılar hep kirlenecek, o zaman kişi ömrü boyunca terapiye mi devam etmeli?” Kesinlikle hayır.

İki Farklı Sonlanma Senaryosu
Burada terapi sürecinin sonlanmasını veya devam etmesini etkileyen iki farklı senaryodan bahsetmek doğru olacaktır:

1.Yapılandırılmış Tanı Odaklı Süreçler
Bir psikiyatrist tarafından ruhsal bir bozukluk tanısı almanız ve bu tanının ardından psikoterapi önerilmesi. Böyle bir durumda, klinik psikologla o tanı etrafında yapılandırılmış bir terapi sürecine başlarsınız. Bazı terapi yaklaşımlarında belirli sorunlar için ortalama süreleri belirlenmiş tedavi protokolleri bulunur. Bu yaklaşımlarda sürecin bir başlangıcı, gelişim evreleri ve bitiş kriterleri daha nettir. Ancak terapinin süresi; kişinin hayatındaki değişkenler, terapiye düzenli devam etmesi, değişime açıklığı ve iyileşmeye yönelik motivasyonu gibi faktörlere göre kısalabilir ya da uzayabilir.

2.Yaşamsal Zorluklar ve İhtiyaç Odaklı Devam
Ruhsal bir bozukluğunuzun olmaması ya da ilgili süreçleri tamamlamış olmanız; ancak yine de terapiye ihtiyaç duyduğunuzu hissettiğiniz başka durumların varlığını korumasıdır. Tanısını aldığınız bir depresyonla ilgili yol kat etmiş olabilirsiniz; ancak halıya dökülen kahvelerle —yani hayatınızdaki diğer zorluklarla— hala uğraşıyor olabilirsiniz. Bu da terapiye devam etmek istemeniz için tamamen geçerli bir sebep olabilir.

Terapinin Sonu: Birlikte Yaşamayı Öğrenmek
Halıdaki kahve lekesini görmeye devam ederken, onunla birlikte yaşamayı öğrenmek; kişinin hayatının geri kalanında o lekeyle kendi başına baş edebilmesini sağlamak, terapinin ve terapistin temel hedeflerinden biridir. Yani o leke ve oluşabilecek yeni lekelerle birlikte hayatınıza konforlu ve işlevsel şekilde nasıl devam edebileceğinizi öğrendiğinizde, süreç sonlanma noktasına gelmiş olur. Ancak bu şu da demek değildir: “Halıdaki lekeyle yaşamayı öğrendiyseniz artık terapiye gelmeyin.” Terapiyi bitirdikten sonra bile zaman zaman destek ihtiyacı hissedebilirsiniz. Tıpkı fiziksel sıkıntılarımız için belli
aralıklarla kontrole gitmek gibi, siz de ihtiyaç duyduğunuzda, birlikte belirlediğiniz aralıklarda görüşmeye devam edebilirsiniz. Bu karmaşık süreçte anlamanızı istediğimiz esas şey şudur: Özne sizsiniz. Süreçle ilgili kafanıza takılan her şeyi terapistinizle konuşabilirsiniz. Bizim görevlerimizden biri de bu konuda size şeffaf olmaktır. Son olarak, terapi süresinin ve sonlanma zamanının tek bir standardı yoktur. Hayatımızdaki zorluklar, tıpkı halıdaki lekeler gibi, ömür boyu bizimle. Terapiden öğrendiklerimiz ve bazen tekrar tekrar öğreneceklerimiz de öyle…