Skip to main content

Ne yazık ki bu sorunun net bir cevabı yok. Çünkü her bireyin ruhsal durumu, ihtiyaçları ve içinde bulunduğu koşullar farklı. Hafif düzeyde seyreden bir depresyonda yalnızca psikoterapi yeterli olabilecekken, orta veya ağır düzeyde bir depresyon söz konusu olduığunda ilaç desteği olmadan psikoterapiden fayda sağlanamayabilir.
Bazı durumlarda terapinin sürdürülebilir olabilmesi için semptomların önce ilaçla hafifletilmesi gerekebilir. Ağır semptomlar kişinin düşünme kapasitesini, motivasyonunu, uyku ve iştah düzenini etkileyerek terapi sürecine katılımı zorlaştırabilir. Bu noktada ilaç tedavisi, terapiye “alan açan” bir destek olarak gerekli olabilir.

Psikiyatrik İlaçlara Dair Önyargılar
Psikiyatrik ilaçlar söz konusu olduğunda çoğumuzun aklında çeşitli önyargılar ve endişeler beliriyor. Vücudumuzun başka bir bölgesinde bir sağlık sorunu yaşadığımızda ilaç kullanma fikrini çok daha kolay kabul edebiliyoruz. Ancak konu psikolojik sağlığımıza geldiğinde işler değişebiliyor; yaşadığımız sorunu kendi kendimize çözmemiz gerektiğine inanıyor ya da psikiyatrik ilaçların ağır sonuçları olabileceğini düşünüp endişe duyabiliyoruz.
Bu önyargılar ve endişeler oldukça anlaşılır. Hatta ben de depresyonla mücadele ettiğim süreçte bir psikoloji öğrencisi olmama rağmen ilaç tedavisine ihtiyaç duyduğumu kabul etmekte, bu önyargıları kırmakta ve doktorumun önerdiği ilaca başlamaya karar vermekte zorlanmış; bu nedenle tedavi sürecine başlamakta gecikmiştim. Öte yandan ülkemizde psikoterapinin yeterince yaygın olmaması, işe yararlığına dair toplumdaki soru işaretleri ve bütçe ayırmanın getirdiği zorluklar nedeniyle yine bir psikoloji öğrencisi olarak terapiye başlama konusunda da benzer şekilde gecikmiştim.

Bu Yazının Amacı
Bu yazının amacı, psikiyatrik ilaçların kullanımına dair bir teşvik sunmak ya da psikoterapiyi ilaç tedavisine bir muadil gibi göstermek değil. Bu iki yaklaşım kimi söylemlerde birbirine karşıtmış gibi gösteriliyor ve birini yüceltip diğerinden uzak durmamız gerektiği öğütleniyor. Ancak bu doğru değil. Çünkü her sağlık sorununun ve her tedavi yolunun kendi içinde farklı etki mekanizmaları, dinamikleri, potansiyel yan etkileri ve faydaları var. -Pek çok psikolojik sağlık sorunu için en iyi sonuçların genellikle ilaç tedavisi ve psikoterapi birlikte uygulandığında ortaya çıktığını da belirtmekte fayda var.-
Eğer bir uzman size tedavi önerdiyse ya da siz bir şeylerin yolunda gitmediğini hissediyorsanız, aynı yoldan geçmiş bir klinik psikolog olarak söylemeliyim ki ilaçlara ve psikoterapiye dair sahip olduğunuz önyargıların büyük kısmı sanıldığı kadar sağlam temellere dayanmıyor.

“Ne Yapacağım Şimdi?” Sorusunun Ağırlığı
Terapi ücretleri, ilaçların potansiyel yan etkilerine dair endişeler, psikoterapinin işe yararlığına dair kaygılar ve tedaviye ulaşılabilirlik gibi birçok gerçeklik işin içine girince “Ne yapacağım şimdi?” sorusu daha karmaşık bir hale gelebiliyor. Hangi yolun sizin için daha uygun olacağını belirleyecek olan yine sizin yaşadığınız durum, hissettikleriniz ve ihtiyaçlarınız.
Yaşadığınız sıkıntılar karşısında ilk adımı atmak adına bir klinik psikolog ya da psikiyatristle görüşmek, süreci başlatmanın en sağlıklı yollarından biridir. Uzmanla kurulan bu ilk temas; neyin size iyi geleceğini ve nasıl bir yol izlenebileceğini birlikte keşfetme fırsatı sunar.

Önyargılar Deneyim Hakkınızı Elinizden Almasın
Psikoterapi önerilerine ya da ilaç tedavisine dair deneyimlerinizden veya duyumlarınızdan kaynaklanan çeşitli önyargılarınız ya da endişeleriniz olabilir. Bu oldukça anlaşılırdır. Ancak bu önyargı ve endişeler sizden deneyim hakkınızı alıyor olabilir.
Denemek, gözlemlemek, neyin işe yaradığını ve neyin işe yaramadığını test etmek; tüm bunlar sonucunda konu hakkında bir farkındalık geliştirmek değişimin başlangıcı olabilir. O yüzden şimdilik sadece küçük de olsa bir açıklık bırakmak yeterli olabilir: “Belki düşündüğüm kadar kötü değildir.”