Skip to main content

Terapist tarafından tuhaf bulunmak ve yargılanmak, terapiye başlama aşamasında duyulan en doğal ve en yaygın kaygılardan biridir. Bu endişeye iki farklı açıdan yaklaşmak isteriz:

1. Terapistin Zihni: İnsani Otomatik Değerlendirme

Evet, terapist de bir insan olduğu için, zihninde anlık değerlendirmeler belirebilir.

Zihinlerimiz, duyduklarımızı ve gördüklerimizi otomatik olarak değerlendirme eğilimindedir. Bu, çevremizi anlamlandırmak ve ilişkilerimizi düzenlemek için sahip olduğumuz evrimsel bir özelliktir. Bu filtreler, bazen farkında bile olmadan bizi anlık bir yargılamaya veya kategorize etmeye itebilir. Gündelik yaşamda çoğumuz, istemesek de, kendimizi başkalarını eleştirirken veya tuhaf bulurken bulabiliriz.

Ancak burada esas önemli olan, bu düşüncelerin farkına vardıktan sonra onlarla ne yaptığımızdır. Bu tür düşünceleri sürdürmek, eyleme dökmek ya da sorgulayıp bir kenara bırakmak tamamen bilinçli bir seçimdir.

Terapistin Odağı Nerede?

Terapistin zihni, seans sırasında sıradan bir dinleme biçiminden farklı çalışır. Terapist, seans boyunca odağına sizi alır; hissettiklerinizi, yaşadıklarınızı ve söylediklerinizi bir bütünlük içinde kavramaya çalışır. Aklından geçen herhangi bir düşünce varsa bile, bu düşünceler genellikle sizi daha iyi anlayabilmek ve parçalarınızı birleştirebilmek içindir. Terapistin temel amacı sizi anlamaktır. Dolayısıyla davranışlarınızı, duygularınızı ve düşüncelerinizi bir yapbozun parçaları gibi görerek bunlar arasında bağ kurmaya çalışır. Bu nedenle, seansın sonunda geriye kalan genellikle sadece bir “anlama çabası”dır.

2. Etik ve Gerçeklik: Olumsuz Yargılama

Ne yazık ki, ikinci anlamda, bazı terapistler gerçekten olumsuz anlamda yargılayıcı veya etik dışı olabilir. Her meslek grubunda olduğu gibi, bu alanda da işini yeterince etik ya da özenli yapmayan kişiler bulunabilir. Herkes aynı değerlerle yetişmez, aynı eğitimi almaz.

Eğer daha önce böyle bir uzmana denk geldiyseniz, yaşadığınız olumsuz deneyim için üzgün olduğumuzu belirtmek isteriz. Ancak şuna inanmanızı isteriz: Bu kişiler çoğunluğu oluşturmamaktadır. Çoğu meslektaşımızın, sizi yargılamadan dinlemek, anlamak ve yanınızda durmak için büyük çaba harcadığına inanıyoruz.

Tuhaf Bulunma Korkusu ve Kabul Alanı

Tuhaf bulunma korkusuna gelince; önce söylemek isteriz ki, hayattaki pek çok şey insana dairdir. Terapi odası ise insanların kendilerini en yalın, en az maskeyle ifade ettikleri yerlerden biridir. Bu nedenle, sizin “tuhaf bulunmaktan” korktuğunuz şey:

    • Ya zaten terapistin defalarca duyduğu ve tanıdığı bir durumdur,
    • Ya da henüz tanışmadığı ancak anlamaya gayret edeceği yeni bir deneyimdir.

Dolayısıyla, sizin “tuhaf” olarak nitelendirdiğiniz şeyin terapi odasında bir yeri vardır. Zaten yeri olduğu için aslında “tuhaf” da değildir. Terapi, insanın en karmaşık ve en maskesiz haliyle görülebildiği ve kabul edilebildiği bir alandır.

Kaygınızı Konuşun, Süreci İyileştirin

Belki de tüm bu kaygılarınızı olduğu gibi terapistinizle konuşabileceğinizi bilmek sizi bir nebze rahatlatabilir.

“Bunu size anlatmak beni tuhaf hissettirdi.” “Acaba bana garip mi bakıyorsunuz?” “Bunu duyunca ne hissettiniz?”

gibi cümlelerin terapi seansı içerisinde yeri vardır. Hatta bu tür sorular, terapistiniz için birlikte çalışabileceğiniz değerli verilerdir.

Sizin için doğru terapist ile karşılaştığınızda ve kendinizi açıkça ifade edebildiğinizde, terapi seanslarında her türden duygu ve düşünceye bir alan açılabildiğini fark edebilir ve bu kaygıların bile bize önemli şeyler öğretebileceğini görebilirsiniz.